Her çocuk doğduğu günden başlayarak emme, yeme ve içme güdülerine sahiptir. İştahsızlık ise acıkmadan beslenen ve yemek yemesi için ısrar edilen çocuklarda tepki olarak ortaya çıkan bir durumdur. Bu durum, çocuğun beslenme davranışını ve alışkanlıklarını da olumsuz yönde etkiler.
Çocuklarına aşırı ilgi gösteren ailelerde iştahsızlık sorunu değişik boyutlarda yaşanır. Aile çocuğun kendi besin seçimine engel olmakta ve çocuğu istemediği bir seçime zorlayarak karşı çıkma güdüsünü ortaya çıkarmaktadır.
İŞTAHSIZ ÇOCUĞUNUZA BUNLARI YAPMAYIN
Çocuğunuzun yeterli miktarda yediğinden emin olmak için sürekli yemekle ilgili mesajlar vermekten kaçının.
Yemeğini bitirmesi konusunda aceleci davranmayın.
Zaman sınırı koymayın.
Çocuğunuz henüz küçükse, sofra kuralları konusunda aşırı ısrarcı olmayın.
Yemek artıklarının sofra örtüsüne dökülmesi, kırıntılar ya da herhangi bir şeyin kırılması durumunda aşırı tepki vermeyin.
En önemlisi de diğer çocuklarla kendi çocuğunuzu, özellikle beslenme konusunda kıyaslamayın.
ÇOCUKLAR NEDEN YEMEK SEÇER?
Çocuğun yemek seçimini etkileyen birden fazla faktörden söz edebiliriz. Öncelikle aile bireylerinin besine karşı tutumu çok önemlidir. Çocuk, aile içinde bir otorite olarak gördüğü babasından, yakın hissederek her türlü zorluğu çözen annesinden ve paylaşma duygularıyla birlikte kıskançlıkla yaklaştığı kardeşlerinden etkilenir.
Dolayısıyla evdeki her bireyin davranış biçimi, çocuğun yemek seçiminde rol oynayacaktır. Oyun çocuk için her zaman çekiciliğini korur oyuna dalarak yemek yemeyi unutması sürpriz bir durum değildir. Besine ilgisizlik, sofra düzeninin olmaması, sofraya oturmamak, yemeğin yalnızca makarna, patates kızartma, köfteden ibaret olması ya da yalnızca süt ve ekmek üstüne sürülen besinlerden oluşması, çocuklarda, ileriye dönük yemek seçme, azla yetinme veya tek besinle beslenme şeklinde bir alışkanlığa dönüşebilir.
İŞTAHSIZ ÇOCUKLAR İÇİN TAVSİYELER
Çocuğun aile bireyleri ile paylaştığı sofra düzeni ve besinler onun doyumlu, uyumlu olmasında, özgüvenini kazanmasında ve sosyalleşmesinde önemli bir unsurdur.
Sofra aileyi birleştiren neşeli ve sevgi dolu bir ortamdır. Yemek yerken günün sıkıntılarını bir kenara bırakırız. Yemeğin düzenli yenmesi, bu sevgi dolu ortamın süregenliği anlamına gelir. Ayrıca huzur ve sevgi, iştahı artıran önemli unsurlardandır.
Çocuklara bir oyun gibi gelen getir-götür işleri çoğu zaman sofrayı hazırlamada da geçerlidir. Yetenekleri ölçüsünde onlardan yararlanarak, kendilerine verdiğimiz önemi ve değeri vurgulayabiliriz.
Çocukları sofra kurma, servis yapma, sofra toplama, bulaşıkların yıkanmasına yardımcı olma, kurulama işlerine katarak, yemek konusuna yakınlaştırabiliriz.
Yemek saatleri düzenli olmalıdır. Çocukların yemek aralarında çikolata, pasta, şeker, kolalı içecekler gibi besleyici niteliği olmayan besinlere alışmaması için özel çaba sarf etmek gerekir.
Aile bireylerinin tümünün çocuğa karşı tutarlı bir yaklaşım içinde olması gerekir. Çocuğun bakımıyla ilgilenen herkes işbirliği ve ağız birliği içinde olmalıdır.
Arkadaşları ile birlikte yemek yeme, piknikler, oyun içinde yemek, yemek saatlerinde mutlu bir ortam yaratma, çocuğa besini tanıtarak sevdirme, sorunların çözümünde önemli etmenlerdir.
Çocuklar bir şeyler içmeyi, yemeğe tercih ederler ve midelerini gelişigüzel içeceklerle doldururlar. Yemekten 1 saat önce içeceklerden kaçınılması ve yemek sırasında değil de yalnızca yemek sonrasında içecek alınmasında yarar vardır.
Gereğinden fazla süt içimi de diğer besinlerin tüketimini engellediğinden ve tokluk hissi verdiğinden günlük en fazla 2,5 su bardağı süt (500 ml) yeterlidir.
Çocuklarda duyusal özellikler (renk, koku, ısı, tat ve yemeğin görünüşü) iştah üzerine olumlu etki etmekle birlikte, çocuklar karışık lezzetlerden hoşlanmazlar.
Seviyor diye sık sık aynı besinlerin pişirilmesi, yemeğe karşı isteksizliğe ve çeşitli bahaneler üretilmesine yol açar.
Ebeveyn, çocuğa, yemeğin kendi yararına olduğu bilincini sabırla aşılamalıdır. Çocuk da yemeği annesi babası için değil, kendi sağlığı, büyümesi ve gelişmesi için yemesi gerektiğini bilerek yemelidir. Ayrıca besin seçimlerinde de ailenin olanaklarıyla yetinmesi gerektiğini bilmelidir.
Çocuklarda küçük yaşlarda başlayan aile eğitimi, beslenme eğitimi de kapsar. Çoğu zaman ailenin bir arada olduğu sofra, diğer yandan bir çatışma veya tartışma ortamı olabilir. Günlük yaşamda yaşanan sorunlar ailenin sofrasına yansımamalı, disiplin uygulama yeri yemek masası olmamalıdır.
BÜYÜMENİN VE GELİŞMENİN İŞTAHA ETKİSİ
Çocuklar her dönemde aynı büyüme hızını göstermezler. Normal büyüme eğrisi gösteren çocuklarda 15-18. aylar arasında iştah en düşük düzeydedir. İlerleyen aylarda, aşırı açlıktan yeme isteğinin azalmasına, hatta yemeği reddetmeye kadar dalgalanmalar görülebilir.
Okul öncesi yaş grubundaki çocuklar ise kendilerini fazla önemsemekte ve kendi tercihlerini ön plana çıkarmak için alınganlık, gereksiz kızgınlık, küsme gibi iştah üzerine olumsuz etkide bulunacak davranış biçimleri geliştirebilmektedirler.
1-5 yaş arası çocukluk döneminde de büyüme hızına ve kişisel özelliklere göre iştah azalıp artacaktır.